Musul da bir oyun mu var ?

MUSUL’DA BİR OYUN MU VAR

İBRAHİM YAYLALI

Federal Kürdistan yönetimi Irak’ta Sünnilere özerklik istemiş. IŞİD’e kadar aklınız nerede idi? Bu çıkış ile birlikte Musul’a IŞİD çıkışının tezgahı yavaş yavaş ortaya çıkıyor. Türkiye’nin Maliki’den rahatsızlığını bilmeyen ve görmeyen yok gibidir. Acaba Türkiye, bölgesel ve uluslararası güçler ve bu IŞİD taşeronları ile yeni bir tezgahın mı içerisinde, yeni bir oyunun startını mı verdiler?
musul

Bakın böyle bir oyun var da ve merkezine Kürt bölgesel yönetimi dahil ediliyorsa bu çok tehlikelidir ve kürtlerin birliğini sabote anlamına gelecektir. Neçirvan Barzani Türkiye devletinin söyleyemediklerini mi söylüyor?

Baştan söylemem gerekenleri söyleyeyim. Kürdistan bölgesi ile Şia bölgesi arasında kendi dinamiği ile oluşacak, emperyal güçlerden ve her türlü ırkçılıktan uzak özerk bir bölgeyi sakıncalı bulmam. Sakıncalı bulmadığım gibi rahatlıkla destekleyebilirim.

Fakat böylesi her türlü ırkçılığı içerisinde barındıran IŞİD canilerinin de orada yaşayanların üzerinde Demokles’in kılıcı gibi durmasını da asla savunamam. Hele bu canilere, Kürt halkına karşı Türkiye gibi bir gücün her türlü desteği verdiğini bildiğim bir durumda asla desteklemem.

Cumhurbaşkanı’nın ortaya çıkıp bu durumu tasvip etmediklerini, böylesi boğazlaşmayı doğru bulmadıklarını söyleyip IŞİD’li canilere çağrı yapmak yerine Irak Başbakanı Maliki’ye akıl vermesi kabul edilebilir değil.

IŞİD komutanlarının Türkiye’deki hastanelerde tedavi edildikleri yönünde haberler yapıldı. Suriye’ye silah taşırken yakalanan tırları daha unutmadık. Bu tırları yakalayan savcılara ve polislere soruşturma açıldı. Urfa’nın Ceylanpınar ilçesinde bulunan TİGEM’de herkes bu çetelerin at koşturduğunu iyi biliyor. Ceylanpınar belediyesinin ısrarla BDP’den AKP’ye geçirilmesinin nedeni yine bu çeteler değil midir?

Bunlarla yetinilmemiş gazetelere IŞİD yasağı getirilmiş. İnsan şimdi ister istemez düşünüyor. TC ile PKK arasındaki savaşta birçok esir alma olayı oldu. PKK birçok askeri esir aldı. Devlet’in esirlere yaklaşımı hep küfür şeklinde olmuştu. Eski adalet bakanı Mehmet ali Şahin esir alınıp kurtulan Dağlıca askerleri için ‘Sağ kurtulduklarına sevinemedim” demişti. Tüm devlet erkanı ve siyasi parti liderleri aynı yaklaşımı sergilemişlerdi. Bu tutum izlediğim kadarı ile 90’lı yıllardan günümüze hep aynı minvalde devam etmişti. “Niye savaşmadın, esir düştün, neden ölmedin” şiarı devlet politikası idi.

Musul konsolosluk olayında ise özel hareket birlikleri dahil, tüm kolluk güçleri bir mermi dahi atmadan teslim olmuşlar.

TC için kutsal olan bayrakları burada da indirilmiş ve kimse bunun üzerine konuşamamıştır.

Tüm bu olan bitenler içinse hükümet ve cumhurbaşkanı, önüne gelen herkesi öldürmekten ya da işkence uygulamaktan çekinmeyen IŞİD’e karşı çıkış yerine ağız birliği yapmış gibi Maliki’ye aynı tondan suçlamalarda bulunuyor.

Tüm bu çıkışları yapamayan kişi ‘Mavi Marmara kahramanı’ Recep Tayyip Erdoğan’dır.

Söz konusu ‘ terörist’ olunca hadi askerleri bir kenara bırakalım kendi partilileri hatta kaymakamı bile kaçırılsa PKK’ye tehditler savuran bir zihniyetten bahsediyoruz. IŞİD’i izlemekte hiçbir şey konuşmamakta, konuşanları tehdit edip susturmakta. Bu devlet bu tutumu bir çıkarı yoksa asla yapmaz, hele bu hükümet bu riske asla girmez.

Tüm yukarıdaki verileri bir araya getirdiğimizde Musul üzerinde Türkiye’nin de dahil olduğu bölgesel ve uluslararası güçlerin de dahil olduğu ve merkezinde ise enerji kaynaklarının kontrolü olan bir büyük oyun devreye sokulmuştur. Musul konsolosluğu ve esir alınanalar maalesef devlet için bu büyük oyunun sadece birer figüranı durumundadır.

Buradan bir şey desek de devletin bizi dinleyeceğini düşünmüyorum. Fakat bir kere daha TC devleti ile aynı yatağa girmeye hazırlanan Kürdistan bölgesel yönetimi bu durumu çok iyi değerlendirmeli ve Kürt halkının tarihsel birlikteliğinin bu kadar gerekli olduğu bir dönemde kendi bindiği dala baltasını sallamamalı.

Suriye-Rojava’da halkların ve inançların bir arada yaşaya bileceği bir model oluşurken ve bunun olabileceği gösterilmişken, Musul komplosu yer altı zenginliklerini kontrol edeyim derken, halkların bağrında belki tamiri bir daha mümkün olmayacak kocaman bir yarık açabilir. Birkaç kırıntı ve bu yarık Türkiye devletini mutlu etmeye yeterlidir. Diğer güçler petrolün peşinde iken Türkiye devleti ise Rojava’da yaptığı tarihsel hatayı burada da tekrarlamakta ve halkların birlikteliğini bozmakta.

Türkiye devleti Kürt halkına karşı tarihsel düşmanlığı yüzünden, kendini ve içerisinde yaşayan tüm inançları ve halkları büyük bir ateşin içerisine sürüklemekte.

Yorum bırakın