Barış aktivisti olarak benin adayım Barış’tır

Barış aktivisti olarak benin adayım Barış’tır
İbrahim Yaylalı/Barış aktivisti

Ben uzun yıllardır bu coğrafyaya amasız ve fakatsız barış’ın gelmesi için elimden geleni yapmaktayım.90’lı yıllardan günümüze ise her tarafı ile bu coğrafyanın siyasi iklimine şahit olmuş birisiyim. Ben yirmili yaşlarımda özelde Kürt halkına genelde ise tüm halklara yapılan savaşa dahil oldum.

Eskisi gibi yaşamaya devam etseydim..
demirtaş

Bir çok kez belki de tekrarlayarak söylediğim bir şeyi yine söyleme durumundayım. Ben her zaman barış aktivisti değildim. Uzun yıllardır yaşadığımız savaş sistemli yaşamın savaş isteyen tarafında idim.O zamanlar doğru ile yanlışı ayıracak olgunlukta değildim. Yaptığımın doğru olduğunu düşünür ve savaş çığırtkanlarının oyununa gelip, genl histeri ritüeline kendini kaptırmış, Türk hariç herkes için ölümü haykırıp yaşamımı savaşın sürmesine bağlamış böyle yaşamayı seçmiştim. O dönemlerde yaşamımı sürdürmeye devam etseydim, ya da her dönemin insanı olmaya devam etseydim benim sorgusuz sualsız adayım Recep Tayyip Erdoğan olurdu.

Düşmanım diye bildiklerim beni kurtarırken dost bildiklerim askeri hapishane de aylara yayılan işkenceler yaptı

Bir savaşa katıldım ve hayatım tümü ile değişti. Bu söylediklerim afaki söylenmiş ve içi boş kelimeler değil. Sözün tam anlamı ile 90’lı yılların tüm zulümlerini gördüm. Düşman diye bildiğimiz Kürt halkına yapmadığımızı bırakmadık. Savaş’ın içerisinde sürüklenirken dahi sürekli ölümü düşünür ve asla esir düşmeyi aklımın ucundan bile geçirmezdim. Tüm yaşadıklarıma esirlik sürecim de dahildir.

Gazetecilerin o döneme ilişkin bana en çok merakla sordukları sorular arasında yer alan işkence gördünüz mü sorusu beni özgürleştirenlerin bana işkencesi olmuştu. O kadar sistem beynimizi yalanlarla doldurmuştu ki PKK gerillaları bana ne zaman işkence yapacak diye bekledim. Daha sonra görecektim ki bir yalana bizi öyle deli sevdalı yapmışlar ki gözümüzün önünde bulunan özgürlük hareketini küfür olarak algılatıp, tüm yalanları ile birbirimizi yok etmeyi uzun yıllar boyunca başarmışlardı .
PKK esir askerleri iyi niyet göstergesi olarak bırakma kararı aldığında ben de Türkiye’ye döndüm.Türkiye devleti Üç ay boyunca üzerimde denemediği işkence yöntemi kalmadı hem de ‘vatan haini’ kıvamında yapıldı.

Halklara savaş açmış bir sistem ve onu özgürleştirmek için mücadele veren ve her daim barış mücadelesi isteyen gücedir desteğim…

Bu savaş sisteminin ilk dışına çıktığım da gördüm ki koca bir yalanı senelerce bana ve benim gibi bu durumu yaşamak durumunda olanlara yaşatmışlardı. Bu savaş sistemin abc planlarının tümü halkların birbirini inkar ve savaşa dayalı olduğunu gördüm. Bu durum 90’lı yılların koalisyon hükümetleri döneminde de öyle idi.
Üç dönem Hükümet olan Adalet ve kalkınma partisi döneminde de öyle olmuştur. Bu hükümet dönemi öncesinde var olan katliamlar ve soykırım denemeleri aynen miras alınmış o şekilde saldırılar gerçekleşmiştir. Buna en yakın anlamı ile fiziki olarak Roboski katliamı, Reyhanlı katliamı, Gezi katliamı, Lice katliamı örnek verilebilecekken, yine Kürt halkına siyasi soykırım denemesi olarak da KCK operasyonunu görmekteyiz.

Beni oyum barış’a yani Sayın Demirtaş’a olacaktır.

Cumhurbaşkanı seçimlerin de herkesin ayrı ayrı kriterleri olabilir. Ben barış aktivisti olarak adayların barış karşısındaki tutumuna bakarak sandığa gideceğim. Aslında yazımın genişleme bölümünde bunu örneklerle vermeye çalıştım. Bu konuda CHP-MHP ittifakı ile oluşturulan adayın ismine takılmadan geçmişten beri barış karşısındaki tavırları notlandıracak olursak sıfırdır. Her dönem bu partiler savaşı desteklemiş ve halkların yan yana yaşamasını istememişlerdir. AKP hükümetinin barışa tavrı tamamen demogojik ve barışın etrafından bin entrika ile dolanmaktan ibarettir.

AKP hükümeti eski sistemin devamcısı ve inkarcı savaş suçlusudur

Bu hükümetin üç dönemine de baktığımızda eski sistemin devamı olduğunu daha önce de ifade ettim. Roboski ve diğer katliamların siyasi sorumlusu olmaktan kaynaklı savaş suçlusu konumundadır. Belki monotik tekçi faşist ve savaş suçlusu cumhurbaşkanı isteyenlerin adayı olabilir.

Benim oyum barış’a yani Demirtaş’a olacaktır

Barış aktivisti olarak bu üç adaydan benim seçimim elbette barışın karşısında duran değil her koşulda amasız ve fakatsız barışı destekleyen özendiren ve yaşam felsefesi gören Halkların demokratik partisinin adayı Sayın Selahattin Demirtaş’a olacaktır.

Her kim Cumhurbaşkanı seçimi için sandığa gidiyorsa mutlaka bu kiritere dikkat etmelidir. Neyi, kimi ve nasıl yaşamayı tercih edeceksin, Ortadoğu bugün savaş isteyenlerin, bir arada yaşamın düşmanları tarafından ne hale getirildiğini görüyorsunuz, bu anlamı ile bir barış yanında amasız ve fakatsız duran bir barış aktivisti olarak bu durumu düşünerek sandığa gitmemenizi ve barıştan yana oy kullanmamızı istiyorum. Oyunuz barışa olsun, benim oyum bir arada özgür ve eşit barış içerisinde yaşamaya olacaktır…

Yorum bırakın