Ortak hafıza yürüyüşünde fiyasko

Ortak Hafıza yürüyüşü fiyaskosu ve aktivist tavrı üzerine bir kaç not

İbrahim yaylalı/barış aktivisti

Ortak hafıza yürüyüşü belirtilen manifestosuna teori’ de baktığınızda yüzleşme sürecine olumlu etki edecek bir çalışma idi.Ortak hafıza yürüyüşü koordinatörü V Metin Bayrak’ı bu açıdan düşünmeden destekledim. Ortak hafıza yürüyüşü teknik olarak etaplar şeklinde yapılacaktı. Bu yürüyüşün ilk etabı Sivas-Başbağlar olarak belirlendi.Sivas bölgesi etap’I başlangıçta sorunsuz başladı.Buradan Başbağlar gölgesine yöneldi.

ortak hafiza yürüyüsü fiyasko

Yürüyüş hazırlığı yapılmadan üstün koru yola koyunulmuş..

Sivas-Başbağlar etabı daha Divriği-Kemaliye bölgesi arasında ilk sorunla karşılaştığında maalesef sınavda kaldı.Bu benzetmeyi yapmamızın nedeni ise ortak hafıza yürüyüşü koordinatörü arkadaşın nerede ise sıfır hazırlık ile yola çıkması Kabul edilebilir bir durum değildir.Ortak hafıza yürüyüşü öncesi bir çok komünal örgütlenmiş yürüyüşler gerçekleşti.Bunlardan birini bizim içerisinde yer aldığımız Barış yürüyüşü,Eko-Jin gurubunun yapmış olduğu bir bisikletli organizasyon var.Bizden ve Eko-Jin kolektifi’nin öncesi anadolu yürüyüşü gerçekleşti.Bizim yürüyüşümüz dahil tüm guruplar kendi yürüyüşleri üzerine deneyimlerini paylaştılar.Bu anlamı ile hiç bilmedikleri bir bölgeye bu şekilde hazırlıksız girmeyi gözü kara cesaret ettiler. Yine aynı binlerce insan ve onlarca sivil toplum örgütü Sivas’ta hazır bulunmasına karşın hiş kimseden destek isteme gereksinimi duyulmadı.

Başbağlar’a giderken Divriği-kemaliye güzergahında yardım istemek için girilen şantiye’de nerede ise linç edilmek istendiler.Bu durumun ayrıntılarının mutlaka yürüyüş koordinasyonu bir açıklama yapacaktır.Bu durumdan kurtulmak ve yürüyüşün sahiplenilmesinin seçilmesi yönemde adım yerine, kaymakamlıkla (devletle) hareket edilme yolu seçildi.Kaymakam sahipsiz olan bu yürüyüş için her türlü saldırıyı kendisinde hak olarak gördü.Ortak hafıza yürüyüşçülerine her türlü hakareti etti.’Siz hangi taraftanmsınız ilegal bir sitede (bu site ANF oluyor) haberiniz var’ gidin polis karakoluna oradan beni arayın diyerek yürüyüşçüleri biata zorladı.Başından itibaren adım adım anlattığım yol güzergahındaki alınmayan önlemler bu duruma açık davetiye çıkardı.Kaymakam da bu durumu hakaret ve saldırı için iyi dğerlendirdi.

İnan Suver ve Metin Bayrak’ın yolları ilk ilçede ayrıldı…

Bu bölgeden sonra İnan Suver ve Metin Bayrak yollarının ayrı ayrı sürdürmeye karar verdiler.Bunun nedenini tam bilmiyorum,İnan bana kendi kimliksizlik durumu ile açıkladı ki Bunu Metin başından itibaren biliyordu.Arkadaşını arkada bırakıp gitmesi kabul edilebilecek bir tutum değildir.Metin Bayrak kendi sosyal medyasından da paylaştığı gibi Kemaliye’de yine kaymakamla bağlantıya geçerek Başbağlar’da devletin gerçekleştirdiği resmi törene kendi değişi ile sivil olarak katıldı.Tabii bu neyi değiştirecekse onu de bilmiyorum.Bu tutum ile birlikte aslında yavaş yavaş Yürüyüş koordinatörünü Metin Bayrak’ın da kim ile birlikte hareket edeceği de belirlenmiş oluyordu.Yürüyüş kolunun her başı sıkıya düştüğünde devlet dışı sivil toplum örgütlerine yönelme yerine maalesef Kaymakam’ın kapısı çalınmıştır.Başbağlar katliamı uzun zamandır devletin demogoji yaptığı bir katliam olması ve yüyürüş kolunun nasıl hareket edeceği benim için büyük bir soru kaynağını teşkil ediyordu.Koordinatör ile çok tanışlığım olmadığı için daha çok Vicdani retşi İnan Suver’e Başbağlar’a vardığınızda tavrınız ne olacak bu konuda bir fikrin var mı diye başlayan soru imlerini sıralayıp durdum.Bu tutum aslında ortak hafıza kolunun ve genelinde ise bu kollektif’in felsefesini de ortaya koymuş olacaktı

Başbağlar katliamı devlet mühendisliği ile yapılmış bir katliamdır…

Bu zamana kadar yapılan bir çok devlet terörünün PKK’ye yıkılma istemi her zaman olmuştur.Bugün dahi hala böyle şeyler olmaya devam etmektedir.Devlet’in sistemin bu tür şeyleri yapması normaldır. Fakat yüzleşme adı altında sistem katliamlarını aklama çaılşmalarının içerisinde alınması Kabul edilebilir bir tutum asla değildir.Bilerek bilmeyerek böylesi bir çalışmanın içerisinde olanlar kesimler devlete ya da sisteme hizmet ederler.

Sündüz yaylası katliamı,Lice katliamı,Şırnak katliamı devlet mühendisliği ile yapıldı.

Katliamlar bir halkın ya da bir sınıfın diğer sınıfın toplumsal gelişmesinin önünü kesmek için yapılan bilinçli yönelmeyi ifade eder.Yukarıda isimlerini açtığım katliamlar da öyle olmuştur.Devlet’in 90 lı yıllarda sık sık başvurduğu bir yöntemdi.Daha sonrası ise demogojiye kalmış,her imkanı elinde bulunduran güç olarak devlet,Kürdistan’da yaptığı bir çok katliamı PKK’nin üzerine yıkmış ve senelerce bunun rantı ile varlığını sürdürmüştür.Araştırmak isteyenlere Lice katliamı ile ilgili çok yeni yapılmış ‘lice’nin haykırışı adlı belgeseli tavsiye ederim yönetmenliğini Lice’de katledilen Medeni Yıldırım’ın kuzeni Veysi Polat yapmış ve o dönem katliamı yaşamış olanlar anlatmış,orada türkiye kamuoyunun nasıl aldatıldığını ve devlet terorizminin nasıl yapıldığını gösteren çok güzel bir belgeseldir.Van’ın Bahşesaray ilşesi Sündüz yaylasında gerçekleşen katliamla ilgili de yeni dönemde çalışmalar yapılmaktadır.
Şırnak için ise daha yeni AİHM kararı çıktı ve devlet mahkum oldu.

Devlet dışında kareket eden aktivistler katliamlar karşısında nasıl bir tavır sergilemeli

Barış aktivistleri,insan hakları savunucuları katliamlara karşı nasıl tavır sergilemeliler,aktivistler açısından bu uzun yıllar once aşılmış bir durumdur. Artık Uluslararası sivil toplum örgütleri ve aktivistlerin büyük bölümü tamamen devlet dışı örgütlenmenin en sağlıklı bir örgütlenme biçimi olarak Kabul etmişlerdir.Bizde de uzun uğraşlar sonucu aşağı yukarı artık devletlerin özellikle sınıflı devletlerin her türlü hukuksuzluğu yapabileceği gerçekliğini sol-anarşist çevreler ve Sağ muhafazakar bazı sivil toplum örgütleri tarafından genel kabul edilen bir ölçüttür.En son işlenen Roboski katliamı buna çok güzel bir örnek oluşturmaktadır.Mazlum-der muhafazakar bir sivil toplum örgütlenmesine örnek tekil eder ve sivil toplum örgütlerinin bir arada hazırladığı metnin altında imzası vardır.

Bu rapor genel kabul görmüş olsaydı Roboski’de yapılan saldırı katliam vurgusu üzerinden devam edecekti.Katliamlar açısından bakıldığında bu da sağ muhafazakar örgütlerin de yavaş yavaş devlet ile arasına mesafe koyduğunu göstermektedir.İnsanlık tarihinin evrensel değerlerin oturmasında sivil toplum örgütlerinin devletlerden bağımsız hareket etmesi ile olmuştur.Böylece devlet aygıtı istediği gibi davranmaktan vazgeçmek zorunda kalmıştır.Bizde da bu durum yavaş yavaş oturmaktadır.Böylece aslında aktivistin katliamlar karşısında takınacağı tavır ne yapmak istediğini de ortaya koyan bir emaredir.

Başbağlar aktivistin turnosolu oldu

Başbağlar katliamı yürüyüşün de aslında turnosolu oldu.Ortak hafıza yürüyüşü koordinatörü Metin Bayrak ile yaptığım görüşmede ve paylaştığı sosyal medya da Başbağlar da yapılan resmi törene sivil katıldım açıklaması aktivistin tutumunu da açıkcası ortaya koymuş oldu.Tüm yaptığımız uyarılara ragmen insanlık tarihinin mücadele ederek getirdiği sivil mücadele alanı yerine devleti ve resmi görüşün yanında olmayı tercih etti. Aktivist maalesef yere göre sekil almayı bilerek ya da bilmeyerek tercih etmiş bu tutum ile devlet resmi sööylemini aşamadığı gibi büyük hayal kırıklığı yaratmıştır.Oysa başka seşenekleri mevcut değilmiydi.elbette mevcuttu.

Bu duruma yukarıda örnek verdiğim Roboski katliamı en iyi örneği oluşturur. Roboski katliamında devlet dışı örgütler ve aktivistler Başbağlar’da ki tutumun tersini rahatlıkla göstermişler ve bu anlamda ki çalışmalarını bilimsel şekilde yapmışlardır.Hukuksal anlamda devletin saldırılarını önleyemezlerse de bu katliamın devlet tarafından yapıldığını kamuoyu vicdanında Kabul ettirmişlerdir.Eğer burada sivil toplu örgütleri ve aktivistler ortak hafıza koordinatörünün seçimini yeğlemiş olsaydılar o zaman bu katliam da kapanmış olacaktı.

Ortak hafıza yürüyüşü bu anlamı ile bakıldığında maalesef iyi bir pratik sergilemediği ortaya çıkmaktadır.Bu duruma bilinçli girildi demiyorum,fakat alenen yol ve yönteme bakıldığında devlet söyleminin bile gerisinde kalındığını rakatlıkla söyleyebilirim.Daha once bir çok deneyimi olan kurumlardan destek istenmemesi ve benden istenen deteğin ise yol yöntem üzerine değil sadece destek üzerine olduğu halde her türlü uyarıyı Başbağlar töreninden once yerine getirdiğim halde yanlışta ısrar edilmiş ve böylesi bir görüntü ile karşı karşıya kalınmıştır.Ortak hafıza yürüyüşü aktivisti katliamı yapan devlet ile aynı törende olmaktan asla rakatsız olmamış bu durumu ise ideolojiler üstü olmakla aşıklamadan geri durmamıştır.

Bu vesile ile ilk başta felsefesinden dolayı destek verdiğim ortak hafıza yürüyüşünden tamamen desteğimi çekiyorum.Bir kere daha kendilerini düzetlmeleri için arkadaşları uyarmayı borç biliyorum.

Yorum bırakın