9 Temmuz Esirleri ve Düşündürdükleri -İ. YAYLALI

9 Temmuz Esirleri ve Düşündürdükleri -İ. YAYLALI
13-10-2011
ibrahim YAYLALI
Önce kendi geçmişimizi kontrol edelim, benim de dahil olduğum 36 asker bırakma olayında TC herhangi bir olumlu diyelim tepki vermişmidir. 9 temmuz esirleri ile 8. Defa ve 36 askerlerin esir alınması gündemleşti. Övüle övüle bitirilemediğimizi herkes bilir, “bir türk dünya’ya bedeldi” Türk şöyleydi, Türk böyleydi diye her seferinde kimseye bırakacak söz kalmadan bir aşağı bir yukarı dolandık. Peki şunu hiç sorduk mu bu kadar değerli bir varlığız, neden peki onun için ölesiye vergi ödediğimiz halde, bunu öderkende üstelik en düşük ücretlerle çalıştırıldığımız halde, açlığı bile unuttuk, ölümüne savaşımlarınıza bizim olmadığı halde gittik, yine sesimizi etmedik ve her savaşın doğal sonucu esir düştük, ölemedik maalesef bazılarının ağzı bu söylediklerime sulanmış olabilir, ölsek ne güzel olurdu onlar için, biliyoruz ki bu ülkede bir çok kan ile gündelik ve yaşamlarını devam ettiren hem tüccar hem de tüccar kafalı kesimlerin varlığı bügün herkes tarfından gündelik basın takip edildiğinde görülür, burada bu kesimle ilgili şimdilik bir nokta koyalım. unutmadan bakalım adım adım TC nin gözünde esir düştüğünde değerin nedir.

Geçenlerde ANF de okuduğum bir haber karşısında inanın gülsem mi ağlasam mı bende şaşırdım. Şu tehlike olduğu halde yine de sürekli bir tekrar vardır, burada İsrail burjuvazisinin reklamını yapmak istemiyorum, fakat bir şeylerin karşılaştırılması anlamında bunun yapılması lazım, burada bizim üzerimizden semizlenip her türlü üzerimizden propaganda yapıp da daha sonra yan gelip yatanları bu savaşa bundan sonra katılacak olanlar bir kere daha en azından düşünecektir diye düşünüyorum.

2006 yılının Haziran ayında Kerem Şalom sınır kapısında İsrailli onbaşı Gilat Şalit (25) Hamas tarafından esir alınır ve 1934 gündür de esir olarak Hamasın elindedir, buraya kadar bizimkine benzeyen olaylar herhangi bir farklılık göze batmıyor. Bundan sonrasında gariplik başlıyor, şimdi şunu diyebilirler kan ile beslenenler, kol kırılır yen içinde kalır, gerekirse hiçbir zaman görüşme yapmayız ve orada alınanlar ölebilir, gerçi bu düşüncelerini de saklamıyorlar ya neyse israile ve Şalit’e dönecek olursak, hangi kahramanımız birden ortalığa çıkıyor, şalit’in bırakılması için arabuluculuk yapıyor, tabii ki bizim “van minitu”muz. Şu söylenemez mi ya orada ne güzel bir şey yapıyor, bozuk saat bile günde iki kere doğruyu gösteriyor bizim “van minutu”muzun nesi var denilebilir, koşmuş oralara kendini bin parça etmiş “biz kardeşiz hepimiz adem den geliyoruz demiş bu kan ne diye de hayıflanmış hatta bu artık Ortadoğu barışına bir vesile olsun” demiş olabilir(tamamen bana ait sözler, biliyoruz nasıl bir başbakana sahip olduğumuzu amanalim sonra bizi davalar) hadi karışmayalım bir şeyi doğru yapmış olsun şu sözü de unutarak “bozuk düzende doğru çark olmaz” bu sözü de biz yiyelim ki bize afiyet olsun. Durun öyle karşılıksız felan değil ha İsrail in askerleri öyle ucuz değil 2 Ekim 2009’da Gilad Şalit’in canlı olduğunu gösteren görüntüler karşılığında 20 kadın tutuklu serbest bırakıldı. Ve sonrasında da “İsrail kabinesi acil olarak toplandı ve anlaşma şartlarını görüştü. Şalit’in serbest kalması karşılığında İsrail hapishanelerinde tutulan 1000 Filistinli’nin özgürlüğüne kavuşmasını öngören anlaşma kabine tarafından da onaylanınca Şalit’e özgürlük kapısı aralandı.“(gundem)

Neymiş “bir İsrailli 1000 filistinliye bedelmiş” bu söz bize ne kadar tanıdık duruyor değil mi. 1992, 1993, 1994, 1996, 2005 ve 2007 ve temmuz esirleri, gel bakalım, bizim yüce kahramanımızın tutumu buraya gelince ne oluvermiş, yoksa derdimiz bağcıyı dövmek değil, ne hikmetse bize gelince geçmişte 7 esir alma olayında olduğu gibi aynı terane devam etmeyecek ve gerçekten Ortadoğu ve afrika da soyunmuş olduğu sözde barışseverimiz burada da tutumunu devam ettirecek miydi. Bu beklentinin ne kadar altının boş olduğunu bugun açıkça görüyoruz. Bu olan biten ne peki orada başka bir hükümet buraya başka işleyen hükümet mi söz konusu, o kadar bağırıp çağırdığınız, köpürüp yerinizden bir kalkıp bir oturduğunuz ve hatta sizin açınızdan diyorum hükümet olarak mavi Marmara ne oldu tüm o olanları bağrışları çağırışları da mı unuttunuz, eğer bu işin içerisinde samimiyet yoksa başka bir şey var demektir. Mesela füze kalkanı bize hangi zamanda dayattılar hükümetin ikinci “van minutu”unda geldi değil mi, biz savaş düşünürken o noktaya kadar gelindiğini düşünürken hoppa bir baktık kucağımızda füze kalkanı biz de çok şaşırdık ve şaşırmaya devam edeceğiz anlaşılan, yani sahte kabadayılıkla yapılması istenilen yapılmıştır ve füzeleri içimize hançer gibi sokmuştur, şimdi halkın gözünde tekrar İsrail in normalleştirilmesi gerekiyor bunu için böylesi bir arabuluculuğa soyunmaktadır. Hükümet olarak yoksa diğer hükümetlerden bu konuda ayrı gayrı düşündüğü yok, İsrail-filistin esir asker arabuluculuğuna soyunması kendisi için bir manevela olarak düşündüğü için yoksa “bir türk bin mi yüz mü kaç gavura bedel” miş kaç bilmem ne edermiş o ideolojik jargonun çok uzağındalar. Buna örnek “Silvan vakası”dır, şimdi yukarıdakiler demediler mi biz esir askerlerle buradayız ve herhangi bir şeye kalkışmayın anlamına gelmiyor mu bu yani esir bi çare insanları koruyamayabiliriz bu durumda demek değil midir, peki süreci hepimiz biliyoruz muyuz biliyoruz, yani yukarıdakler eğer doğru korumasalardı esir askerleri şimdi hepsi ölüydü, var mı burada başka söylenecek söz burayı tartışın bence, kaç türk, kaç Filistinli, kaç İsrailli yada hindiçinli vs peki bu sürecin sonunda hükümete yakın çevreler neyin sürek avını yaptılar hatırlayın, 1)birinde sözde insan hakları savunucusu olunuyor 2)bizde ki olayda ise esir askerlerin olduğu biline biline ölümlere yollanıyor insanlar oh ne güzel dünya… tabii ben öyleyim denince öyle olunmuyor.

Tabii yanlış anlaşılmamak için şunu da ekleyelim hiçbir insanın hiçbir insandan üstünlüğü yoktur, ister burada olsun ister çin’de olsun. Yukarıda her seferinde bizi zehirledikleri sovenizm-faşizmin en yaygın söylemi bu olduğu için kendi gözlükleriyle bile baktıklarında ne kadar duruşlarının sırıttığını göstermek içindi. Burada savaşlarda canlarımızı veririz, bu yetmez üzerimizden de faşizmi palazlandırırlar, ha dediğim gibi yukarıda gösterdiğim gibi öyle İsrail de olduğu gibi canlımız da para etmez, üstüne hakaret de cabası anlayacağınız, Bırakın pazarlık olsun pazarlıkta da kürt sorununda yol alınsın ya da işte PKK li ya da kürt siyasetçilerinden bırakılanlar olsun böylesi bir şeyi bizim için düşünebiliyor musunuz, İsrail li esir askerin bir kere canlı görüntüsüne 30 a yakın kadın esir bırakılıyor burada ise ben sağlamım şimdi yukarıda PKK nin elinde esirim ve savaş bitsin diye de eklerseniz, alın size örgüt üyeliğinden dava, sonra sonu gelmeyen takipler gözaltılar devam eder, hani şimdi yanlış anlaşılmak olmasa sen çok yaşa İsrail diyeceğim, ben yine demeyeyim ve karşılaştırmayı siz yapın nefret ettiğiniz ve Ortadoğu da tam bir Amerikan bıçağı gibi dolanan her gün bir filistinliyi öldüren İsrail mi, gerçi burada ki rejimin de diğerinden aşağı kalan bir yanı yok ya neyse size tüm bu aktarımlarımdan sonra bir soru, esir kalma durumunuz söz konusu hangi ülkenin hükümetinin sizin için uğraşmasını isterdiniz a)Türkiye B)İsrail. Bu söylediklerimi bir düşünün esaretin bedeli bu ülkede ne eder?

Yorum bırakın