BAFRA HAPİSHANESİNDE TUTSAKLIK
Bafra hapishanesine tutsak olmak, hemde bir bafra’lı olarak politik tutuklu olmak çok daha farklı bir deneyimdi. Bafra da böylesi bir hapishane yapılmasının nedenlerinden biri büyük olasılıkla şoven-milliyetçi bir yapıya sahip olmasındandır, diğeri ise tabii ki KCK tutuklamaları sonucu eski hapishanelerin kapasitesinin yetersizliliğidir.
Böylesi bir yerde görüşçülere saldırı olasığı çok yüksektir,her fırsatta tacize uğrayacakları hesaplanmıştır,dışarıdan gelipte böylesi bir yerde konaklamaya kalktığınızda ne gibi sonuçlarla karşı karşıya olduğunuzu bilmemek başlı başına göüşçüleri tedirgin etmeye yetecektir,bu uygulama 90 uygulamalarının bir benzeridir.Sistem hem içeride hem dışarıda saldırını önünü açacak tüm 90 uygulamalarına start vermiştir
Daha öncede yazdığım gibi,günden güne muhalif sesleri bastırmak için zoru erk sahipleri azıya almış durumdalar,benim bafra hapishanesini ziyeret etmeme neden olan olay 17 ler olayıdır.Kısaca alabilecekleri öldürmeden ele geçirebilecekleri insanları katletmeleri ve küçük çaplı kimyasalları kullanarak cesetleri tanınmaz hale getirmeleri , olay bu gerçi artık bu yazıyı okuyanlar Türkiyenin bu anlamda sicilinin ne kadar karanlık olduğunu biliyorlardır, Gerçi hükümetlerde saklamak için fazla gayret de sarfetmiyorlar,bizde 2005 de böylesi bir basın açıklaması yapmış bu durumu deşifre etmiştik, o yıl dava başlar ve 2010 sonunda sonuçlanıyor, avukatımlada danışarak 2011 başında teslim olmak üzere bafraya gittiğimde bir gün kalıp ertesi günü de adliyeye gidip teslim olmayı planlıyorum işgüzar Tc polisi buna da izin vermeyip dışarıda bir arkadaş ziyaretinden gelirken beni farkediyorlar ve ne dediysem “uğraşmayın bir gün evde kalayım yarın adliyeye gelip teslim olacağım,anneminde gönlünü almış olurum uzun zamandır yanında değilim” nuh dediler peygamber demediler tuttuk hapishane yolunu….
VE TUtTUK HAPİSHANE YOLUNU
Bafra T Tipi Kapalı hapishanesinin yolunu,gece gitmemden midir az kişi olmalarından dolayı mıdır,giriş saldırısını atlattım. Bir not genelde bu fasıl unutulmaz, ayrımcılık gibi olmasın fakat PKK davasından gelmişseniz bundan kurtuluş yok gibidir.
Hafta sonuydu galiba iki günü orada geçirdik,daha sonra bir gardiyan geldi, Ahmet Doğanı sordular tanıyor musun seni cephelilerin yanına alacağız Ahmet de orada dedi,aslında planım PKK dava tutsaklarıyla kalmaktı,peki dedim ve oda mı koğuş mu tecrit mi tam karar veremediğim yere getirildim, gardiyan bir doğru bir yalan söylemişti. Birincisi Ahmet oradaydı, Türkiye solundan kimse yoktu,bir MKP itirafçısı ile Ahmet bir odayı paylaşıyorlardı, Ahmet açığa gidecekti ben ise kapalı da fakat itiriafçı ile bitirmeyi düşünmüyordum. Bu oyunu neden oynandığına dair idareye iki defa dilekçe yazdım,baktım sonuç alamıyorum müdür ile görüşmek istediğimi söyledim,ikinci müdür,aydın gardiyan olması lazım F tipinden buraya gelmiş “çok bilen adam” ı oynuyor durumumuzu görüşmek üzere biraraya geldik, Bulunduğum odadan PKK davasından arkadaşların yanına gitmek istediğimi söyledim, Aldığım cevap sen türksün gidemezsin,MKP davasından alınmışsın,o zaman biraz üzerlerine gitmeme gerektiğini düşündüm yoksa bunlar kafalarında itirafçının yanında sonu belirsiz bir yolculuğa beni çıkaracaklar,bakın dedim bir PKK,MKP yada başka ayrımların nedeni anlaşabilen arkadaşların birarada kalmasını ve hapishane barışının devam etmesi için izlenen bir yoldur yoksa yasa madde yada böyle tüzük yok, biz politik tutsaklarız,ve bu durumdan geri çekilmiş ve geri çekilirken de ne yaptığını bilmediğim(ne canlar yaktığını) bir itirafçının yanına beni koymanız ,suçtur bir benim hayatımı tehlikeye sokuyorsunuz iki aynı zamanda orada kalan itirafçınında yaşamını ,ben bu yaptığınız ilçe ilgili suç duyurusunda bulunacağım,ve basına bu durumu duyuracağım,ne demek bu sen türksün geçemezsin PKK li tutsakların yanına, bunulailgili bir çok işyerinden atılacağım,bu yüzden bir sürü dava açılacak bana,bundan dolayı işkenceler göreceğim,iş hapishaneye düştüğünde,yok sen türksün o koğuşa gidemezsin, tamam değerlendireceğiz deyip beni koğuşa getirdiler.O günün akşamı konuşmalrımızın etkisini gördüm,ve Türkiye solunun kaldığı odaya beni verdiler
BAFRA HAPİSHANESİNDE GÖRDÜĞÜM HAK İHLALLERİ
Ben oradayken tutsakların kaldığı dört oda vardı,birinde Türkiye Solundan benimde dahil olduğum oda,diğer üçünde ise PKK dava tutsakları vardı.
İdareyle sohbet hakkı üzerinde ben oradayken sekiz ay boyunca görüşmeler oldu fakat idare gerçekten bizim arkadaşları idare ediyordu, yok sosyal birim yok şu birim ilgilenecek,yok fiziki yapımız denilerek bir adım dahi yol alınamadı.
Merkezi sistemden miydi onu tam bilemiyorum fakat bizim duyacağımız sekilde mehter marşı,sonra ırkçı parçalar sürekli açılıyordu, birkaç kez bu konuda idareyi uyardık,uyarmasına he he diyorlar sonra yine bir adım yol alamıyorsun
A takımı nın hazırlama aşamasında bize göz dağı vermek için bize yakın boş oda ya da adli tutuklularla prova yapılırdı
Basın yayın takibi ise bu konuda biz de sorun yaşardık fakat PKK dava tutsakları günlük ve haftalık yayınlara ulaşamıyorlardı(bir hafta alıyorlar, bir hafta alamıyorlar)
TV hakkı ise tamamen komediye dönmüştü Üç kanal hakkımız mı vardı onu da tam bilemiyorum,bir türlü bu konuda yol alamadık
Revir- Hastahane tamamen dışarının tezahürü iki hafta üç hafta revir beklendiği olurdu, Hala doktor hasta mahremiyeti ara da bulasın,tamamen keyfilik hüküm sürüyor,götüren jandarma ya kalmış kelepçeyi açıp açmamak…
Hapishane doluluk durumu derseniz ben oradayken artık neredeyse yer kalkmamıştı
Unutmadan ben oradayken Diyarbakır,Mardin,Urfa PKK davası tutsakları sürgünleri de Bafra Hapishanesine ulaşmıştı.
Tabii kapı saldırısı aynen gelen arkadaşlara uygulanmıştı
Onursuz arama dayatmasının oradayken bir çok kez konuşmamıza rağmen hatta adli tutukları bahane ediyorlardı aynı güne denk geliyorsunuz o yüzden bir şey yapamıyoruz günü de değiştirmemize rağmen,tacize varacak arama yapılıyordu, örneğin annemin ayağında protez var(platin) bu da arama cihazında sürekli takılıyor o kadar ifade edip ayağını göstermelerine rağmen anneme dünya zorluğu çıkarıyorlardı. Bu saldırılar amaçsız olduğuna inanmıyorum yada istisna olduğuna inanmıyorum,İzmirden bir görüşçümüz Bafraya kadar geliyor,öyle bir arama tacizine muhatap oluyor ki,görüşmeyi yapmadan gerisin geri İzmire dönüyor,bu saldırılar hem içeride hem dışarıda morali bozmak üzerinedir,ve olabiliyorsa tutsak ile görüşçünün bu yolla bağını koparmaktır
Bize düşen ise içeride dışarıda bu uygulamaları boşa çıkarmaktır Onlar bizi ve içerideki tutsakları,savaşın sürmesi için sovenleştirilen bölgelere mi gönderiyorlar o zaman bu bir fırsattır kendimizi anlatmak için,kurabildiğimiz oluşturabildiğimiz tüm platformlarla sistemin gerçek yüzünü deşifre ederken insanlarımızın içerisine düştüğü durumu yada sokulduğu durumu birebir yaşayanların anlatması paylaşması belki de her şeyi tersine bile çevirebilir,ve ne olursa olsun hangi saldırı yöntemlerini uygulamaya sokarlarsa soksunlar,görüşmecilerimizin sonuna kadar içeriden dışarıya,dışarıdan içeriye oluşturdumuz ve sistemin korkup parçalamaya çalıştığı birlikteliğimize daha da sıkıca sarılıp bu yeniden başlatılan oyunu boşa çıkarılmasını sağlamamız gerekmektedir.
Bir yerin demokrasi ölçütü hapishaneriyle ölçülür, ya da biz şu okumayı kendimize de çevirip yapabiliriz, eğer hapishanlere bunca insan atılıyor ve sahip çıkamıyorsak, ya da mücadelemizin geldiği nokta itibarıyla bu sürecin önünü kesecek politikalar üretemiyorsak çok daha fazla çalışmamızın gerektirdiğini, çok daha fazla çaba harcamamız gerektiğini gösterir, içerdien dışarıya-dışarıdan içeriğe birliktelik diyalektiğini …80-90 süreclerinin oyunlarını bozacak sekilde dört elle doğru örmek gerekmektedir
Biz bu oyunlara yabancı değiliz,bir çok benzeri daha öncede bize yaşatıldı,belki bundan sonra da benzer şeyleri yaşayacağız ,ta ki biz bu uygulamaların kaynağını ortadan kaldırıncaya kadar sonu da içerideki onbinlerce tutsağımıza bin selam diyerek bitirelim, onlar hakikaten feda kuşağının bir parçasıdırlar ,selam olsun zindan zindan hücre hücre direnen sizlere…
Not:Ercan arkadaş sen gökyüzünü gören ranzamı kimseye kaptırma biz valizimiz hazır sıramızı bekliyoruz
Ekleyen: Ibrahim Yaylalı
Katliamlar ile yüzleşmeyen hiç bir barış doğru barış değildir 