”34 can için 45 kişi Roboski’de vicdani retlerini açıkladılar

ROBOSKİ KATLİAMININ 2. YIL DÖNÜMÜNDE 34 CANA KARŞI 45 VİCDANİ RET İLE CEVAP VERDİLER

IMG_6689

Roboski katliam anması genel programında Katliamın anmasına iki hafta kala Barış Aktivistleri Meral Geylani ve İbrahim Yaylalı’nın ”34 cana karşın 34 vicdani retçi arıyoruz şiarı ile başlattıkları arayışa Roboski’den ve Amed vicdani ret insiyatifinden cevap geldi.Roboski vicdani ret ortak metnini 38 kişi imzalayarak vicdani retlerini açıkladılar.Amed vicdani ret insiyatifi ortak metnini ise 7 kişi imzalayarak vicdani retlerini açıkladılar.

Nusaybin’de duvar saldırısına karşın başlattığı dönüşümsüz açlık grevi ile kamuoyunun gündeminde yer alan Ayşe Gökkan’ da Roboski için vicdani ret verdi.

Roboski vicdani ret ortak metni: Metni okuyan : Faruk Encü

ROBOSKİ’NİN İKİNCİ YILDÖNÜMÜNDE 34 ALINAN CANA KARŞI 34 VİCDANİ RET İLE CEVAP VERİLDİ…

28 aralık katliamın 2. yıldönümünde Roboski’de verilen vicdani ret ortak metnidir

Roboski katliamının 2. Yılını doldurmuş durumdayız.Katliamcılar iki yıldır elini kolunu sallayarak aramızda dolaşmaktadırlar.
Katliamın birinci yılında Celal Encü’nün ağabeyi İsa Encü “Bu katliamcı devletin, ne asker olarak ne de korucu olarak ister savaş zamanı olsun, ister barış zamanı olsun silahını almayacağımı buradan tüm kamuoyuna duyurarak, vicdani reddimi açıklıyorum”diyerek katliamcılardan da nasıl hesap sorulacağının güzergahını bize göstermiş oluyordu.

Kürt halkı yüzyıllarca zaman kendi coğrafyasında sömürge ilişkilerinde tutulmuştur. Öncesinde de çeşitli yol yöntemlerle sömürge güçlerinin zor aygıtlarında yer almak zorunda kalmışlardır.Feodal toplum sonrası burjuva toplumda militarist yapı olan ordu tamamen toplumsallaştırılmış ve askerlik ya da ordu içerisinde yer almak sözde gönüllü bir ödeve dönüştürülmüştür.

Kapitalist toplumlarda halkların asimilasyonu sömürgeleştirilmesi normal bir durummuş algısı oluşturuldu.Bu durum Fransa devriminden günümüze dek bu şekilde devam etti.Kendi döneminde bu tür asimilasyon sömürgecilik politikaları bir çok yerde sonuç verdi.

Üretim ilişkisi her yerde aynı gelişmediğinden,bizdeki üretim ilişkisi nerede ise bir yuzyıl sonra milliyetçilik akımları ve sonucunda ise burjuva ulus devletleşmesi ortaya çıktı.Osmanlı içerisinde bir çok halk mevcuttu.Geç milletleşme sonucu Osmanlı içerisinde bir çok halk kendi bilincine varmıştı. Bunun karşısında önce
osmanlı içerisinde ittihat terekkiciler ve daha sonra devamı olan Kemal Atatürk ve ittifakı diğer güçler, diğer halkların inkarı üzerine Türklük ve Sunii anlayışı esas alan sert bir dönüşüme yani halkların kırımı üzerine yola koyuldular.Bunu yaparken toplumun militarizasyonu sağlayacak bir çok ırkçı sembol ve propoganda hayata geçirildi.
Burjuva militarist sistem bu ürettiği yalanlarla yüzlıla yakın zamandır bu coğrafyada yaşayan bir çok halkın kırımını sağlamıştır.Başta Ermeni halkını,Rum halknını, Suryanileri Alevileri çeşitli İnanç sistemlerini ve diğer halkları kırıma tabii tutmuştur. Bugün ise tüm gücüyle Kürt halkına karşı saldırmaktadir.

Geçmişten günümüze doğrudan varlığına yönelmiş ve bir çok katliamı acımısızca gerçekleştirmiştir. Dersim-Zilana,Halepçe’lerden Roboski’lere ve çok yeni gever katliamlarını örnek gösterebiliriz.Binlerce yıl sömürge ilişkilerinde tutulan bir halk ve son yüzyıldır ise modern sömürgeciliğe maruz kalan Kürt halkı bu saldırılara direniş ile cevap verdiği kadar,maalesef bu militarist sistemin aynı zamanda sürdürüsücü durumunda da olmuştur.Kendisine dayatılan koruculuğu gereği gibi ret edememiş ve hala Roboski katliamının yaşandığı yer olan burada bile koruculukla kaldırılan silah hala halkımızın elinde bulunmaktadır.Burjuva sistem toplumların militarizasyonunu ve sömürgeci entegrasyonunu öyle hale getirmiştir ki,tüm halklar da korku saçmış ve kendi silahını kaldımadan yaşamına devam edemeyeceği sehir efsanesi herkese kabul ettirmiştir.Bugüm katliama maruz kalmış tüm halklar bu yüzden kendilerini katleden mekanizmanın sürdürücüsü konumuna düşmüşlerdir.Bugün bu coğrafya da yaşamak zorunda kalan ve bu sistemin militarist eleğinden nerede ise geçmemiş halk ya da inanc sistemi kalmamıştır.Buna rağmen kendi yaşamlarına yönelmiş olan bu militarist yapı ret edilememiştir.Bu yüzden sürekli bizi yabancılaştıran ve varlığımıza yönelmiş olan bu sistem katliamları sürdürmüştür.

Biz altla imzası bulunan kadınlar ve erkekler olarak bugüne kadar durmak bilmeyen ve halkların kanıyla sulanan bu savaş mekanizmasınının ancak ret edildiiğinde bu dinmek bilmeyen katliamlar zincirini kırabileceğimize inanmaktayız.Buradan bu militarizasyon sürecinin bir uzvu parçası haline gelen koruculara,askere çocuklarını yakınlarını gönderenlere,ya da direkt üç kuruş çıkar için bu savaş mekanizmaların parçası olan kişilere bir kere daha buradan sesleniyoruz bu coğrafyayı halklar mezarlığına çeviren bu cinsiyetci yapının sialhını almayı ret edin,eğer silahını almışsanız bir an önce bu yanlışdan dönün diyoruz.

Buradan bir kere haykırarak savaş oyunu bitti diyoruz. Bundan sonra bu cinsiyetçi ırkçı militarist sistemin hiç bir koşulda ne asker olarak,ne korucu olarak asla parçası olmayacağımızı buradan tüm kamuoyuna deklare ediyoruz
Savaşın parcası olup kardeş kanı dökmeyi ret ediyoruz.

VİCDANİ RET İMZACILARI
ÜMİT ENCU-ZEKİ ENCÜ-İLHAN TOSUN -FARUK ENCÜ-FİKRET ENCÜ-FUNDA ENCÜ-BERİVAN ENCÜCAHİDE ENCÜ- ZEKİ ÜRÜN-MİNE KAYNAK (ADANA)-HATİCE KAYMAK(DİYARBAKIR)HÜSEYİN ENCÜ-NECAT ENCÜ-LEYLA ENCÜ-CİHAN ENCÜ-TAYBET ENCÜ-FELEK ENCÜ-AYSEL ENCÜ- NAZIM ENCÜ-HANIM ENCÜ-KADRİ ENCÜ-SEMİRE ENCÜ-CAHİT ENCÜ – EYLEM ENCU- KADER ENCU-SELCAN ENCÜ-ZEKİ ENCÜ-BAHAR ENCÜ-ABDULLAH ENCÜ-MEHMET TAHİR TEKİNHAN(DİYARBAKIR-LİCE)-SEYHAN ÜREK-HACI ENCÜ-TANSU ÜREK-ŞÜKRAN ENCÜ-MERCAN ENCÜ-ABDULLAH ENCÜ-NEZİHAT ENCÜ-AYŞE GÖKKAN(NUSAYBİN BELEDİYE BAŞKANI)

Yorum bırakın