Antalya direniş parkından festival parkına ırçı bir dönüşüm..

antalya direnişi 1318
Bazılarımız bu yaptığım değerlendirme için mutlu olmayacağını ve bir nebze de olsa tepki duyabileceğini biliyorum.Bazıların ise göbek atacağını ve kutlamalar yapacağını da biliyorum.Bazı bileşenler için ise ellerinden geleni yaptığı halde bu dönüşümü gördükleri ve bu durum için çok üzüldüklerini de biliyorum.

Antalya da gezi parkı direnişine ilk günlerinden itibaren ses veren direniş bölgelerinden biri oldu.başından itibaren şoven ve ırkçı çevreler bu direniş odağının içerisinde çeşitli nedenlerle de olsa içinde oldu.

Antalya’nın genel yapısından ötürü Kürt halkı ve gençliği bu bölgede temkinli davrandı.Direnişin belli bölümünden sonra bu bölge de kendini ifade etti.Özellikle çallı mahellesinde olan sokak çatışmalarında bu yüzden yerini alamadı.

Kürt halkı direniş çadırında yerini aldı…

Direnişin bir döneminden sonra çapulkent’te yerini aldı.Kürt halkı ve gençliği direniş alanına giredikten sonra çeşitli vesilelerle bir çok ırkçı-şoven provokasyonlar gerçekleşti.

Kürt halkı ve gençleri bu tür provokasyon taktiklerini Türkiye kesiminde bir çok kez yaşadığından dolayı, tecrübesine bağlı olarak bu tür saldırıları bertaraf etmesini bildi.

Kürt gençlerinin ve bir takım dostlarının çadır çadır gezip bu provokasyonu önlemek istemesi maalesef ulusal şoven ve ırkçılığın provokasyonlarını bitirecek düzeye ulaşamadı.Devrimci ve ya anarşist klütür bu çevrelerden uzak bir olgu olduğu için,bu provokasyon önlenemezken,direniş ırkçı-şoven bir histeri festivaline dönüştü.

Tüm alan bir çiçek bahçesi olması gerekirken, turancılar-şovenistler ellele bir faşizm histerisinde herkesi tek dil, tek devlet ,tek bayrak şiarında toplamaya birleşmeye çağırdılar. Dövizler pankartlar ve sahipleri kendinden olmayanı her köşede lanatlenmeye koyuldular.Her bahene de ırkçılık ve sovenizm kensisini marşa dönüştürdü.

yarım yoldaşlık yolda bıraktı…

Yerine getirilemeyen eksik enternasyonalizm kendisini maalesef Antalya da da gösterdi.bir çok şey söylendi.Özellikle enternasyonalist ileri adım atma yerine, herkesin dilinde pelesenk olan aman ha şöyle söylemeyin,aman bu renkleri asmayın,aamn ha halayı söyle çekin li devam eden hayıflanmalar ve söylenmeler Türkiye kesiminde mücadele veren arkadaşların savunma mekanizması halie gelirken,faşistlerin ve şovenistlerin provokasyonunun arasına girme ve Kürt halkını savunma nerede ise yok denecek kadar azdı.

Bu bir olanaktı,Türkiye halkının kendisine yabancılaşmasını aşmada fakat bu olanağı biz doğru şekilde değerlendiremediğimiz için,şovenizm ve ırkçılık bir kere daha bu direnişe gölge düşürmeyi başardı.bu direniş bölgesinde halkların kardeşliğine doğru atılacak adımın da önüne geçilmiş oldu.

Faşistlerin bu eyleme temel katılma nedenleri kesinlikle yukarıda söylediğimiz şeylerdir.

Ulusal sovenistler ise kaybettikleri egemenlik iktidarlarını geri almada burayı bir basamak olarak kullanmak istemektedirler

Biz ise doğamıza, eşit bir kardeşliğimize,ve geleceğimize sahip çıkmak için alanlarda bulunmaktayız.

Üzülerek söylemek gerekiyor ki Antalya faşizme ve zorbacılığa teslim olmuştur.Burada direniş maalesef önlenemeyen bir faşist sölene dönüştürülmüştür.

Biz faşizme- şovenizme ve kapitalizme karşı direnenler daha son sözümüzü söylemedik..

Biz bu coğrafyayı ve üzerinde yaşayan tüm eşit halklar olarak ne kardeşliğimizi ne doğamızı bir avuç para babası ve onun itlerine bırakmadık bırakmayız.Bu süreçten dersler mutlaka çıkarılacak ve tekrar halklar biraraya gelecek ve yeniden yeniden deneyerek faşizmi ve kapitalizmin etki alanını bu coğrafyadan kaldıracağız

Ben kendi payıma eksik yoldaşlık için ve yerine getiremediğimiz sorumluluklarımız için özür diliyorum.

Kürt arkadaşlarımız dostlarımız yoldaşlarımız aldıkları karar ile gelişebilecek bir provokasyonun önünü kesmek için Antalya’da festival alanını terk etmişlerdir.

Antalya’da yaşayan tüm anarşit,devrimci-demokrat çevreler bu süreç üzerine umarım sağlıklı bir değerlendirme yaparlar ve eksik durumlarını düzeltebilirler…

Yorum bırakın